27 Ekim 2015 Salı

Geçit/



Acid.


Belleğin İzleri


metin son

*kamu
isim
1. isim Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü
2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme
"Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçaltına sinmiş." - H.
3. sıfat Hep, bütün
"Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize" - Yunus Emre


İstanbul ve onun kentlisi/kullanıcısı/gelir göçeri veya genel geçeri olan herkes gerek iktidarlarca gerek küreselleşme ile dayatılan kent kullanımlarına maruz kalmaktadır. Bu mekanizmalar *kamunun “oralı” olarak doğuştan sahip olduğu hakları/mülkleri bir: kamu malı olmaktan çıkarmakta, iki: başka programlarla özellikle harcamaya dayalı kısır programlarla (alışveriş merkezleri, lüks harcamaya dayalı programlar, oldu bittiye getirilen projeler) kentliye dayatarak durum normalleştirmesine gitmekte, kamu mülkünü ıssızlaştırmakta ve kaybın kamu tarafından farkındalığını azaltmaktadır. Günümüzde artık ekosistemin de sadece kamu savunması ile ”elde edilebildiği” bir İstanbul’da gerek kamu mülkü gerek doğa, karar mekanizmalarınca bir bir uyuşturulmakta ve bozdurulmaktadır.

FLOW ile birlikte kamu mülkü bir çeper üzerinde olabildiğince çoğaltılarak çapraz programlama ve akış ile kent yaşamına katılır. Kamu hakkı üzerinden ekosistem çeşitleri de çoğaltılarak kent kayıpları giderilmeye, potansiyeller maksimum seviyede kullanılmaya ve gelecek projeksiyonunda korunmaya çalışılır.

Bunu yaparken proje, alan profili ve gerilimleri bir çeper ve dolaşım diyagramı üzerinden okunarak alanın gerek program gerek tasarım önerileriyle tekrar gündelik yaşam rutini içine sokulmasını ve kamu mülklerinin kamu tarafından aşındırılması ile ıssızlaştırılmanın önüne geçilmesini öngörür. Aynı şekilde profillere bağlı program önerileri ile kamunun, mülkü üstündeki faaliyeti arttırılarak alan “doğal hak” halini alır. Sadece parsellerin değil o parsele giden güzergahın, sokağın, ulaşım duraklarının, peyzajının, havasının da kamu mekanı olduğu ve bu artı mekanların belirginleştirilmesi ile kamu mülkünün koruma altna alınması hedeflenmektedir.

Haydarpaşa, Üsküdar ve Kadıköy sık kent dokusunun arasında gerek topoğrafyası gerek programları ve yerleşimiyle büyük boşluklar ve kopukluklar yaratan bir kent dilimi içinde yer alır. Devlete ait büyük kamu kurumlarının (hastane, üniversite, lise, askeriye gibi) ve onların kapatılmış özel/yarı özel parsellerinin yarattığı sınır etkisi ile Kadıköy’den Üsküdar’a doğru iç kısımdan geçerken ki ani topoğrafya değişimi, sahil kıyısından ise herhangi bir bağlantı olmaması bu iki kent parçası arasındaki değişim ve gerilimi oluşturmaktadır. Kadıköy ve Üsküdar’da yerli kullanım çoğunluktayken bahsedilen bu kamu parsellerine İstanbul’un her yerindeki kullanıcı gelmekte ve alanın kullanıcı profilini çeşitlendirmektedir. Önerilen tasarım Kadıköy’un tabanvay hareket davranışı içinde olan yerlisi ve kullanıcısı ile kamu kurumlarını kullanmaya gelen farklı yaş gruplarından ve sınıflardan gelen geçici profili ana kullanıcısı olarak belirler ve bu profilleri çeperi içinde dolaştırarak tasarımın sistemi içine sokmayı hedefler. Çepere ve yollara yapılan program ve tasarım önerileri ile parseller içinde yer alan kullanıcı, güncel kullanımda olan kamu alanına doğru yönlendirilirken kamuya ait olan fakat korunması gereken mülklerin fiziksel programına dahil olarak bu parseller üzerinde söz/hak sahibi olacak konuma gelir.

İstanbullu ve boğaz arasına doldurulmuş, endüstriyel ve ticari amaçlar ile zamanında liman coğrafyası için akıllıca döşenmiş, uzun yıllar boyu ülke ekonomisine cömertçe hizmet etmiş Haydarpaşa Limanı ise tüm bunlar olurken girilemeyen uzaktan bakınılan vapurdan izlemekle yetinilen bir kara parçasına dönüşmüş ve aslında kentin kara parçasına yamandıktan sonra tekrar kendini koparmıştır. Deniz yoluyla Kadıköy’e yaklaşan insanlara varmak üzere olduklarını haber eden heybetli vinçler, üst üste yükselen konteynırlar ve yük gemileri aslında bir anda insanları şaşırtmakta, boğazın göbeğinde kent ölçeğinde ani bir şok yaratmaktadır. Karadan yaklaşıldığındaysa kamunun giremediği ve görsel bellek dışında pek bir ifadesi olmayan, ancak TCDD liman personelinin her gün içinde olduğu ve sadece geçimlerini sağladıkları bir işyeri değil, lojmanları ile sosyal ve aile hayatlarını da geçirerek çok daha fazla benimsedikleri bir yer olduğu tahmin edilebilir. Liman bölgesi proje kapsamında etaplı olarak alandan ayrılırken, her etapta dönüşüm geçirir ve kıyıyı tekrar kamu mülkü haline getirir.

Yerin bilgisi ile ortaya çıkan yeşil sistem çeperi üzerinden tam/sürekli bir çember kurgulanır ve bu çember parsellerde çapraz programlamaya tutularak örülür. Bu örgü içinde kullanıcı parselinden çıktığı anda dolaşım sistemine dahil olarak sürekli kamu parselleri üzerinden kent yaşamına kesintisiz dahil olur.

Haydarpaşa Garı, Hızlı Tren İstasyonu olarak tarihsel işlevini sürdürerek kent belleği üzerinden güncelliği sürdürmesi önerilmektedir. Gar aynı zamanda marmaray vagonlarının bir kısmının durağı haline gelerek Ayrılık Çeşmesi tarafında geri kalan marmaray vagonlarıyla birleşir ve Haydarpaşa İskelesi'ne karşıdan gelen yolcuların kesintisiz bir biçimde Anadolu Yakası'nın iç taraflarına ulaşmasını sağlayan bir toplu taşıma ağı noktasına dönüşür. Otobüs ve minibüs durakları rıhtımdan kaldırılarak Haydarpaşa'nın Yeldeğirmeni'ne bakan kısmında konumlandırılır. Böylece rıhtımdaki kamu ve kıyı kullanımına ayrılan alan arttırılırken, duraklara doğru olan yoğun yaya akışı sadece kıyı üzerinden değil Yeldeğirmeni sokak dokusu üzerinden kurgulanır. Böylece proje alanına çıkan program Kadıköy-Yeldeğirmeni aksı üzerinden de belirginleştirilir. Böylece ulaşım ağları tek bir aks üzerinde kurgulanarak seri kentlinin gün içindeki ulaşım pratikleri en verimli hale getirilir.

Haydarpaşa Limanı'nın 20 senelik projeksiyon içerisinde kademeli olarak ömrünü tamamlayıp şehir içinde planlanan diğer alanlara gitmektedir. İlk etapta Haydarpaşa Limanı'na yakın olan adadaki liman işlevi kalkacağı için buraya doğaz habitasyonu ile birlikte çalışacak bitki adası, kentlinin boğaz-su ilişkisini yeniden tanımlayan Boğaz Havuzu ve spor aktivitelerince kullanılacak olimpik havuz ve kürek parkurları önerilir. İkinci etapta boşalacak olan Harem'e yakın liman adası ise tüm materyal ve bileşenleri (silo ve vinçler) Deneysel Postendüstriyel Park ve Araştırma+Atölye Birimleri olarak kent peyzajına dönüştürülür ve bellekteki silüet korunarak farklı işlev önerisi ile alan kentlinin kullanımına açılır. Endüstriyel atık malzeme olarak projeye dahil edilen siloların deniz kenarındaki dilimi Boğaz Araştırmaları Merkezi'ne, kalan silolar ise çevre fonksiyonlardan gelen profile tahsis edilen atölyelere dönüştürülür. (Kamusal parsellerde yer alan sağlık yapılarının sosyal tesisleri,Haydarpaşa Endüstri ve Meslek Lisesi öğrencilerinin kullanacağı elektrik,elektronik,makina ve mobilya atölyeleri, Selimiye Tarım Meslek lisesinin kullanacağım tarım atölyeleri, Marmara Üniversitesi öğrenci kulüpleri ve çevre eğitim kurumlarınca kullanılacak çok fonksiyonlu atölyeler) Böylece alan Üsküdar ile kıyıdan kesintisiz olarak bağlanmaktadır. Bu iki adayı bağlayan alanın kıyı çeperinde kalan alan İstanbul'un farklı yerlerinden gelen kitlenin boğaz hakkı ile kesilmeden kullandığı piknik ve rekreasyon alanı olarak önerilir. Böylece devlet kamusu yolu,güzergahı ve esas kullanım alanı ile çeperlenip korunarak kentli kamusuna eklenerek dönüştürülür.Tüm alan önerilen bisiklet,koşu ve yürüyüş yolu(b) ile birbirine kesintisiz olarak bağlanmakta ve ara yollar önerilen programların akışında örülmektedir.

Proje alanının kente bakan kısmında kurgulanan Kent Belleği Parkı ile Kent ve Demir Yolları Müzesi TCDD fonksiyonlarına ait bileşenleri kullanır ve alandaki atık durumu avantaja çevirerek ve yapı stoğunu arttırmadan alanı dönüştürür. Tüm alanda yer alan malzeme ve yapı stoğunun fazlalık ve çeşitliliği alana yeni malzeme ve yapı girişini gereksiz hale getimektedir. Bundan dolayı proje yaklaşımı alandaki tüm katı malzemenin proje kapsamında geri dönüştürülmesini önerir. Yine bu kapsamda TMO'ya ait silolar da bienal ve sergi alanları olarak işlevlendirilir ve bu yapı stoğu alanın sanat merkezi olarak işlev görmesini sağlar.

Hızlı tren raylarının alandaki konumu ile proje alanı ikiye bölünmektedir. Bu sınır Haydarpaşa Garı önündeki sürekli kıyı ulaşımı(1), alanın ortasında yer alan ve rayların altından geçen yaya tüp geçidi(2), Ayrılık Çeşmesi kısmında alanın etrafından dolaşan kavisli rayların takibi(3) ile 3 noktadan geçiş önerilerek eritilir ve Kadıköy-Haydarpaşa-Üsküdar aksı sürekli hale getirilir. Rıhtım Mühürdar Parkı'na kadar Radyal Kıyı Kulllanımı çevresinde yeniden düzenlenir. Kadıköy Meydanı miting ve gösterilerde kullanılmak üzere genişletilerek Kadıköy kent dokusunun ortasına doğru konumlandırılır. Mühürdar Parkı'nın sonuna doğru ise zemin kotundan eksi kota doğru kıyı görüşünü kesmeyecek şekilde tasarlanan halka açık spor amfisi ve kompleksi önerilir. Bu spor kompleksinin daha alt kotları ise kent içine doğru uzanan bir yer altı otoparkı olarak tasarlanacaktır. Bu kompleks ve otoparkın afet durumlarında toplanma ve koordinayon üssü olarak kullanılması önerilmektedir.